Mersin Vatan Gazetesi
HV
19 NİSAN Cuma 13:00

Bereketsizlik

Fikret Yalçın
Fikret Yalçın
Giriş Tarihi : 30-11-2022 16:50

Şöyle bir dönüp geçmişe baktığımız zaman, annelerimizin yokluktan var ettiği günleri düşünüyorum…
Yoksulluk diz boyu, ama annelerimiz 200 gr kıymadan iki-üç çeşit yemek yapardı ve inanmazsınız tıka basa doyardık.
Komşuluk, arkadaşlık, dostluk ilişkilerinde de bir bereket vardı.. Sokakta bir cenaze oldu mu, her ev bütçesine göre yemek yapar, gelen misafirleri ağırlar ve cenaze sahiplerine 3-4 gün hiçbir işe el sürdürmezlerdi…
Şimdi ise herkes birbirine yabancı ve nerdeyse cenaze yemeklerini dört gözle bekliyor, kendilerinin yediği yetmez gibi bir de eve 2-3 paket götürme derdindeler… 
Hiç unutmam, annemin cenazesinde, densiz iki üç kişi TURŞU istedi! İçimden hepsinin yedi sülalesine rahmet okudum. Densizleri doyuracağım diye, acımı yaşayamadım yahu!
Arkadaşlık, dostluk bağları o kadar zayıfladıki, herkes çıkar peşinde! Selam veriyorsun, borçlu çıkıyorsun; hep maddiyat, hep maddiyat! Manevi duygular maalesef resmen öldü, bize de “ruhuna el fatiha” demek düşüyor.
Komşuluk derseniz, insanlar aynı apartmanda ama birbirine yabancıl! Kimse kimseye candan selam vermiyor, ağız ucuyla selamlaşma yaşanıyor! Komşu komşunun külüne muhtaçtır derler,  ama şimdi hak getire… Hastalıkta, evde yaşadığımız bir kazada, ilk koşan komşularımızdı ama şimdi, ölsek sabah duyarlar!
Siyaset de öyle; belden aşağı vurmalar, hakaretler, küfürler, güç zehirlenmesi yaşayanlar, kibirli davranışlar, güya danışmanların yönettiği bürokratik uygulamalar, ama kraldan çok kralcı olan bir anlayışa sahip danışmanlar…
Spor konusunda da bereketsizlik yaşıyoruz; eskiden forma için terleyenler şimdi Euro için terlemekteler… Ampute takımı dünya şampiyonu oldu ama Tv ve gazetelerde kısacık haberler… Bir takımı ya da bir futbolcuyu işlerine geldiği için tam sayfa haber yaparlar…
Ekonomi… Eve bir şeyler alıyorsun, anında bitiyor… Akşam yemeği yapıyorsun, ertesi güne kalmıyor… Giyim alıyorsun, iki üç yıkamadan sonra giydiklerinin ağzı, burnu bir yere gidiyor…
Hastane… Teknolojik bir sürü alet var ve onla teşhis koyuyorlar… Eskiden doktorlarımız sırtımızı dinler, ağrıyan bölgeyi inceler ve tam isabet müdahale ederlerdi… Şimdi aletler ne derse, doktor onu uyguluyor… Bir sürü doktor var ama nitelik çok az!

Kısaca her alanda müthiş derecede bir BEREKETSİZLİK yaşıyoruz!

Bereketli günler diliyorum.

Fikret YALÇIN