Mersin Vatan Gazetesi
HV
28 MART Perşembe 19:05
Advert

Hayvan perileri…

Fatih Şahin
Fatih Şahin
Giriş Tarihi : 19-02-2022 13:58
 
Uzun bir süredir beni terapi eden, insan olduğumu hatırlatan tek şey, sosyal medyada karşıma çıkan ‘kurtarılmış’ hayvan videoları.
Özellikle sokakta bitap bir şekilde yaşayan kedi ve köpekler…
Ama ülkemizden değil, daha çok gelişmiş ülkelerden çıkıyor karşıma.
Sokakta açlıktan bir deri, bir kemik kalmış zavallılar.
Dayak ve işkence görmüşler.
Terkedilmişler…Atılmışlar…Vurulmuşlar…
Çünkü insan, her yerde insan.
Bazıları insan olmanın erdemlerini taşıyamadığı için, kendi cinsine yaptığı kadar, başka canlılara da insanlık dışı tavır gösterebiliyor.
 
İşte tam da burada, pelerinsiz kahramanlar devreye giriyor.
Bu kadar zalim insanlar içinden, iyiler de çıkıyor.
Onlar başka canlıların perisi!
Onlar hatırlatıyor insan olduğumuzu ve dünyanın onlar sayesinde döndüğünü..
Gönüllü hayvan dostları, gece-gündüz, yaz-kış, sokak sokak, dağ-bayır gezerek buluyorlar muhtaçları. 
…Ve bir daha incinmesinler diye onları kurtarmak için öyle kibar, öyle insani, öyle vicdani ve duygusal tavırlarla yaklaşıyorlar ki masumlara…
Ne ‘yardım edin’ diyerek suistimal eden var, ne de sosyal medya kahramanı olmak için gösteriş yapan var.
Tek amaçları; insanlık suçunu bir nebze hafifletmek…Hatırlatmak..
Onlara bu hayatın onların da hayatı olduğu gerçeğini benimsetmek.
Onları tedavi ederek, sağlıklı ve mutlu bir şekilde oynayıp, zıplayana kadar olan süreci başından sonuna kadar kaydederek paylaşıyorlar.
Hayvan dostlarının bu tedavi süreçlerini izledikçe, sanki benim yaralarım iyileşiyor.
İzlemeye başladığım videonun başında boğazım düğümlenirken, sonunda derin bir oh çekip, nefes alıyorum.
Biz de sevgili eşim Meltem’le evimizde 2 kedi olmak üzere, sitemizde sayıları zaman zaman değişen yaklaşık on kediye ve bir kaç köpeğe sahip çıkmaya, karınlarını doyurmaya çalışıyoruz tepkilere aldırmadan… 
 
Niye anlatıyorum bunları?
Bizde de var hayvan dostları, aramızda yaşayan muhtaç canlıların perileri...
Sayıları da oldukça fazla. 
Mutlu olunması, sevinilmesi gerekirken, teşbihte hata olmaz, ‘cadıya’ benzetiliyor periler…
Tek suçları, sokak hayvanlarını korumak, kollamak, doyurmak.
Ve bütün bunları kendi imkanları ile hiç kimseye zarar vermeden yapıyorlar.
Belki abartılı gelebilir ama terörist muamelesi görenler var.
Tehdit ediliyorlar, dayak yiyorlar, mobinge uğruyorlar, mahkemelik olup, adliye koridorlarında yıllarını geçirenler var. 
Daha neler neler...
Sokak hayvanlarına bu kadar düşkün olmaları, onları sevmeleri, korumaları garip karşılanıyor nedense.
 
Halbuki; Biz Türkler, ya da bu coğrafyanın insanları tarihleri boyunca; yani gerek Göktengri zamanında olsun, (eski inanışlarda) gerek İslamiyete geçtikten sonra olsun, hep sevip, korumuş, kollamış, yemeğini paylaşmışdır insan dostları ile.
Bu hem insani olarak, hem de inanışlara göre yapılırdı.
Bununla ilgili bir yazı yazan hukuk adamı Akif Celalettin Şimşek’in geçtiğimiz haftalarda Facebook sayfasında yazdığı ‘Hayvan Sevgisi’ başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ederim. (Durum analizleri 5)
Mesela Mersin sokaklarında da binlerce başıboş, kedi-köpek var.
Üç-beş hayvansever esnafa ve duyarlı insanlara denk gelirlerse o gün karınlarını doyuyorlar.
Hayatımızın içinde, gözlerimizin önünde perme perişan bir halde yok olup gidiyorlar.
Bir çoğu araç çarpmasından dolayı sakat, aksayarak yürüyor. 
Bir çoğu da bakımsızlıktan hasta. 
Adeta sürünerek yaşıyor.
Bu tür kedi ve köpeklerin en kuytu yerlerde ölüme yattıklarına şahit oldum.
Bir nevi intihar ediyorlar.
Şu meslek hayatımda sayısız barınak ve sokak hayvanı haberi yaptım.
Ama hep negatif haberlerdi maalesef.
Toplu ölümler mi dersin, aç kalan mı dersin, dayak yiyenler mi dersin, eziyet gören mi dersin, tepik yiyen mi dersin, taş atılan mı dersin, tacize uğrayan mı dersin...
Gönüllülerin çektikleri görüntülerden anlıyoruz çoğu zaman neler olup bittiğini.
Daha bir kere barınak görevlilerinin bir sokak hayvanını şefkatle alıp, tedavi edip, sağlığına kavuşturduğunu, hoplayıp, zıplattığı bir hayvan videosunu görmedim.
Vahşi bir toplama usulleri var. 
Tüfekle uyuşturucu vurulup götürülen bile var.
‘Vatandaşın şikayeti üzerine’ diye de bir açıklama gönderiliyor basına.
Sonra hem kafeste, hem hayata küsmüş gözlerle veda ediyorlar hayata, yada kısırlaştırılıp kaderine, yani sokaklara tekrar terk ediliyorlar.
Metropol bir kentte yaşadığımız için, en işlek caddelerde bile çıkıyorlar karşımıza.
Aç ve bitap bir şekilde.
Şimdi barınak çalışanları bana kızacak ama şahit olduğum bir olayı anlatayım.
Tesadüfen kaldırımda yürürken, 5-6 köpeğin birden havlayarak yola doğru saldırdıklarını gördüm.
Hayvanlar hep yapar bunu diye içinden geçirdim.
Karşıdan karşıta geçerken, tek bir araca havladıklarını gördüm.
Şöyle bir baktım!
Barınağın aracı geçiyor ve ona kızgın bir şekilde havlıyorlar.
Anlattıklarımın özeti aslında bu.
Şimdi barınağı çok karalıyormuş gibi bir algı oluşabilir.
Ne yaşadıysam, ne gördüysem onu yazıyorum.
Ayrıca barınakta çalışmakta kolay değil.
Daha önce bir çok kez dile getirdim.
Barınakta maaşlı hayvanseverlik olmaz.
Mutlaka gönüllü hayvan dostlarına açılması gerekir.
İmkanlar sağlayın ki sokaktaki dostlarımızın artık yüzü gülsün.
Sağlıklı ve mutlu bir şekilde hoplayıp zıplarken, yeni sahibine kavuşsun.
Sokak hayvanlarını korumak, kollamak ve doyurmak insani bir tavırdır.
Bir çift lafta size..
Hayvan sevmeyenlere…
Bir tas su ve yemek vermiyorsunuz; tamam anladık.
Bari sahip çıkana köstek olma yeter!